Akdamar Kilisesi yörede hüküm süren Vaspurakan hanedanınca, Kral I. Gakik
tarafından M.S. 915-921 yılları arasında Mimar Keşiş Manuel'e yaptırılmıştır.
Akdamar Adasındaki Surp Haç kilisesi, Kudüs'ten İran'a kaçırıldıktan sonra 7.
yüzyılda Van yöresine getirildiği rivayet edilen Hakiki Haç'ın bir parçasını
barındırmak maksadıyla Kral I. Gagik'in emriyle 915-921 yıllarında Mimar Manuel
tarafından inşa edilmiştir. Adanın güney doğusuna kurulmuş olan kilise, mimari
açıdan Ortaçağ Ermeni sanatının en parlak eserleri arasında sayılır. Kızıl
andezit taşından inşa edilmiş olan kilisenin dış cephesi, alçak rölyef şeklinde
işlenmiş zengin bitki ve hayvan motifleriyle ve Kutsal Kitap'tan alınma
sahnelerle bezenmiştir. Kilise bu özelliğiyle de Ermeni mimari tarihi içinde
eşsiz bir konuma sahiptir.
Kilise merkezi kubbeli, dört yapraklı yonca biçimli haç planında olup kırmızı
kesme tüf taşlarıyla inşa edilmiştir. Kilisenin dış cephesi, alçak rölyef
şeklinde işlenmiş zengin bitki ve hayvan motifleriyle ve Kutsal Kitap'tan alınma
sahnelerle bezenmiştir. Kilise bu özelliğiyle de Ermeni mimari tarihi içinde
eşsiz bir konuma sahiptir.
Tarihçi Anne R. Redgate, 'The Armenians' adlı kitabında, Ermeni Kralı Gagik'in
bu kiliseyi yaptırmak için bütün civar medeniyetlerin saraylarından mimar ve
ustalar getirdiğini yazıyor. (Redgate, bu sebeple Akdamar Kilisesi'nde Bizans,
Sasani, Abbasi ve Türk mimari izlerinin de bulunduğunu vurguluyor.)
1021 yılında Vaspurakan Krallığı ortadan kalkınca 1113'te yapılar
manastıra çevrilmiştir ve 1895 yılına kadar kilise bölgedeki Ermeni Patrikliği
merkezi olmuştur. Akdamar kilisesi manastır olduktan sonra "Kutsal Haç
Kilisesi" adıyla anılır.
Kutsal Haç Kilisesine, XIII. yüzyıl sonlarında Stephanus şapeli, 1293'te
Zacharias şapeli, 1763'te kilisenin batısındaki jamatun (cemaat evi) ve son
olarak da XIX. yüzyılın başlarında çan kulesi yapılmıştır.
Akdamar Kilisesi, yörenin en zengin mimari süslemelerine sahiptir. Kilisenin dış
cephelerinde, farklı yüksekliklilerde ve kuşaklar halinde dolanan kabartma
olarak işlenmiş değişik konular mevcuttur. Alttan itibaren birinci kuşakta İncil
ve Tevrat'tan alınan konular anlatılmaktadır. Dini konular arasında Ermeni
tarihiyle ilgili kişiler, prensler, krallar ve azizler görülür.
Dini konuların yanı sıra, dünyevi konular, saray hayatı, av sahneleri, insan ve
hayvan figürleri tasvir edilmiştir. Bu kabartmalarda Orta Asya Türk sanatının
yoğun etkilerini taşıyan 9. ve 10. yüzyıl Abbasi Sanatı'nın etkilerini görmek
mümkündür.
Kilisenin dış cephelerindeki kabartma süslemelere karşılık, iç mekândaki
duvarlar günümüzde hemen hemen kaybolmaya yüz tutan dini konulu fresklerle
bezenmiştir. Bu duvar resimleri yöredeki en kapsamlı ve en erken tarihli
örnekler olarak ayrı bir önem taşırlar.
Akdamar Kilisesi son yüzyılda tarihin, maalesef define avcılarının ve atış
meraklılarının kurşunlarıyla yıprandı ve harap oldu. Dış yüzeyindeki kabartmalar
ve içerisindeki duvar resimleri ise zamanla, hava şartlarına da dayanamayarak
hasar gördü.
Doğudaki birçok başka Ermeni anıtı ile birlikte Akdamar Kilisesi'nin de 1951'de
hükümet emriyle yıkımı kararlaştırılmış, 25 Haziran 1951'de başlatılan yıkım
çalışması o dönemde genç bir gazeteci olan ve tesadüfen olaydan haberdar olan
Yaşar Kemal'in müdahalesiyle durdurulmuştur.
On yıllar boyunca bakımsız olarak kalan kilise 2005-2007 döneminde Türkiye
Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı öncülüğünde, Türkiye Ermenileri ve komşu
Ermenistan ile ilişkilerin geliştirilmesine yönelik bir adım olarak, 1.5 milyon
dolar harcanarak restore edilmiştir. Restoran çalışmalarını Ermeni mimar
Zakariya Mildanoğlu yürütmüştür.
29 Mart 2007 tarihinde yeni hayatına gözlerini 'anıt müze' olarak açan Akdamar
Kilisesi'nde uygulanan restorasyon çalışması bazı uluslar arası kültür
çevrelerinde "siyasi amaçlı" olarak tanımlanmıştır.
Kilise, Van gölü'ndeki Akdamar Adası'nda bulunuyor.